AİLE İŞLETMELERİ YÖNETİMİ


DURGUNLUK DÖNEMİNDE ÖNERİLER
Kurumsal yapılar içinde faaliyet gösteren işletmelerde beklentimiz, stratejik ve yıllık planların var olmasıdır.  Bu araçlar, geleceği öngörmeyi, riskleri değerlemeyi, risklerin getirebileceği fırsatları ve tehditleri önceden tahmin ederek strateji geliştirmeyi sağlıyor. Büyüdükçe, işler karmaşıklaştıkça, aile üyeleri işletmelerde görev almaya başladıkça kurumsallaşmalarını önerdiğimiz aile işletmelerinde de bu araçların bütçelerin hazırlanmasını öneriyoruz. Bu araçlar, örneğin, içinde bulunduğumuz ekonomik koşullar ışığında durgunluğun tahmin edilmesini ve önlemler alınmasını ya da konum belirlenmesini sağlıyor.
Nitekim, yapılan araştırmalara göre, durgunluk dönemine borç/özsermaye yapısı borç lehine bozuk giren işletmelerin bu dönemleri atlatamadıklarını veya önemli kayıplara uğrayarak durgunluk sonrası döneme girdiklerini, bu nedenle de toparlanmalarının uzun sürdüğünü gösteriyor. Kritik konu, elbette nakit yönetimi. Satışlar düşerken, tahsilat azalırken kredi faizlerinin tutarı, bu sıkıntılı işletmelerde önemli sorunlara neden oluyor. Durgunluğa girerken gerekli önlemleri alamayan işletmeler, bu sıkıntılı dönemde verimliliklerini, gider yönetimlerini gözden geçirmeli; özsermaye arttırma yoluna gitmeli, gerekiyorsa şahsi  gayrımenkullerini -düşük fiyatla da olsa- elden çıkarma yoluna giderek kaynak yapılarını güçlü kılma yoluna gitmelidirler; eğer işletmenin sürdürülebilirliği daha önemli ise.
Yöneticiler, durgunluk dönemini, bir analiz ve değerleme dönemi olarak görmelidir. Bu dönemde şirketin zayıf yanları daha net görülebilir; eksiklikler analiz edilebilir ve iyileştirme çalışmaları durgunluk sonrası avantaj sağlamak üzere başlatılabilir. Maliyet düşürücü önemli bir diğer yol ise bilgi teknolojilerine yatırımdır.  
Durgunluk döneminde, işletme yönetimleri kararları tek merkezden alma refleksi gösterirler. İlk bakışta doğru görülebilir. İşletmenin yapısına göre bazen bu yol, doğru yoldur. Ama özellikle yetkilerin alt basamaklara devredildiği işletmelerde, bu konuda radikal merkezileşme kararı almadan önce ciddi düşünülmelidir. Çünkü yerel pazarı, koşulları, vs. bilen pazarlama yöneticileri, daha doğru, daha hızlı ve etkili kararlar alabilirler. Yine de merkezileşme yoluna gidilecekse, tüm kademelerdeki personelin değerleme ve önerilerini almak büyük önem taşır.
Pazarlama ile ilgili önerilerimi daha önceki yazımda paylaştığım için tekrar etmek istemiyorum ama pazarlama bütçesini verimli ve etkili yönetmek gerektiğini belirtmekle yetineceğim. Değerli okurlarım, bloğumdaki ilk yazımı okuyabilirler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAZARLAMA

MUHASEBE