PAZARLAMA


DURGUNLUKTA PAZARLAMA NE YAPMALI, NE YAPMAMALI?
Ekonomimizin son çeyreğinde önceki yılın aynı dönemine göre %3; 2019’un ilk çeyreğinde de geçen yılın aynı dönemine göre %2,6 küçülmesi resesyonda olduğumuzun göstergesi. Ekonomiyi canlandırmaya yönelik paketlerin de yeterince sonuç vermediğinin ortaya çıktığı bu süreç, ekonomide güvenin oluşması kadar, dikkatlerin, tüketicinin düşen satın alma gücüne de çevrilmesini gerektiriyor.

Böyle dönemlerde pazarlama yönetimlerinin ve üst yönetimlerin tüketici satın alma davranışını iyi çözümlemeleri gerekiyor: Tüketici dijital dünyanın sağladığı avantajı kullanarak hangi ürünün offline veya online, nerede ve hangi fiyatla, hangi promosyonla satıldığı bilgisini çok kolay elde edip kullanarak satın alma kararını verirken resesyonla birlikte,
·        Ertelenebilir isteklerini ayırıp sonraya bırakıyor;
·        Ertelenemeyen ihtiyaç ve isteklerini “en uygun fiyat” ile satın almaya gayret ediyor;
·        Kredi kartı ile alışveriş yaparak gelecekteki gelirini harcayan tüketici, şimdi daha çok hassaslaşmış ve tüketimini kısmak zorunda olduğunun farkında.

Kar, satış, nakit yaratımı baskısı altında olan pazarlama yönetimlerine birkaç önerim:

·       Karlılık oranlarının ne kadar düştüğü biliyorum. Yine de işletme üst yönetimleri olarak üretim maliyet ve faaliyet giderlerini verimlilik ve etkililik açısından değerleyin; pazarlama yönetimleri olarak pazarlama giderlerini kısmak/kesmek yerine pazarlama faaliyetlerinin verimliliğine odaklanın. Harcadığınız her 1 TL’nin karşılığını alıyor musunuz? Ne kadar alıyorsunuz? Hesaplayın.
·       Nihai müşterilerinize ürünlerinizin ulaşmasını sağlayan kanal üyelerine baskı yapmayın, riski onlara yüklemek yerine kanal üyelerini takımın birer oyuncusu olarak görün; daha yakın, destekleyici, iş birliğine dayalı ilişkilere daha çok önem verin.
·       Geleneksel ve dijital platformlarda nihai müşterilerle iletişiminizi kesmeyin; tanıtım faaliyetlerinin bütçesini kısmak/kesmek yerine daha etkili araçlarla, daha etkili iletişim sağlayacak içerikle, bütünsel olarak onlarla iletişimi sürdürmenin stratejilerine odaklanın. Dijital pazarlama önemli olanaklar sunuyor.
·       Fiyat rekabetinden uzak durun. Unutmayın ki fiyat rekabeti marka algınızı olumsuz yönde etkileyeceği gibi, kimseye de orta ve uzun vadede fayda sağlamıyor. Kaldı ki resesyonun kısa dönemde atlatılamayabileceği ihtimalini de göz önünde bulundurduğunuzda kayıpların büyüklüğünü daha iyi hesaplarsınız.
·       Ürün, fiyat ve promosyon araçları kullanarak satın alma gücü düşen tüketicinin elde edebileceği ve işletmenizin toplam satış hacmini (birim karını değil!) arttıracak “değer” sunmaya odaklanın.


Yorumlar

  1. Bir arkadaşımın sorusu kısaca şu şekilde: Döviz mevduatı artışı, kurlarda yükseliş beklentisi, tüketimin artışında nasıl bir rol oynamaktadır?
    Şu an tüketimde artış söz konusu değil. TÜİK istatistikleri, 2019'un ilk çeyreğinde tüketimin gerilemeye devam ettiğini gösteriyor. Yazımda da belirttiğim gibi tüketici, satın alma gücünün düşmesinin ve enflasyon artışının etkisiyle, tüketimini kısıyor; ertelenebilecek ihtiyaçlarını donduruyor; ertelenemeyecekleri olabildiğince dikkatli, fiyat başta olmak üzere elde edeceği faydayı azami ölçüye çıkaracak şekilde, çeşitli kanallarda karşılaştırmalar yapıp araştırıp karşılamaya çalışıyor. Parası olan tüketici, düzeyi ne olursa olsun, kendince döviz alıp kendini korumaya çalışıyor; geçmişte yaşadığı deneyimlerini dikkate alarak hareket ediyor.

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Hocam tüketim harcamalarını etkileyen faktörlerden birkaçı da geleceğe yönelik beklentiler ve endişelerdir. Servet düzeyi, gelir düzeyi gibi etkenleri dışında tuttuğumuzda ki karşılanması gerekli, ertelenmesi güç ihtiyaçlar için bence kur artışında ki beklenti tüketim artışında pozitif bir etkiye dönemsel olarak neden olabilir diye düşünüyorum.Nasıl ki kur artış beklentisi dövizde ki mevduat artışına sebep oluyorsa dövize endeksli ihtiyaçlar/mallar için de artış gözlenebilir. Nitekim işletmeler kur artış beklentisindeki dönemlerde satışı arttırmak için sabit kur politikasıyla bu endişeden faydalanabiliyor. Tabi tüketicinin servet-gelir düzeyi ile borçlanma-faiz etkisi de bu eğilime yön verici olabiliyor.
    Blog yazılarınızı merakla takip ediyor olacağız. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Murat Bey, katkılarınız için teşekkür ediyorum. Görüşlerinize katılıyorum. Tüketici davranışlarını etkileyen o kadar çok faktörü birlikte değerleyerek yorum yapmak oldukça zor. Son yıllarda davranışsal iktisat, davranışsal finans konularının her geçen gün önem kazanması, araştırma sayısının artması, söz konusu fenomenin psikolojik ve sosyolojik yönlerinin de dikkate alınmasının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Zaten siz de yazarken eminim bilinçli olarak "olabiir" şeklinde yorumlamışsınız. Bu bağlamda değerlemeniz doğru olabilir.
      İki çeyrek ortaya çıkan tüketim azalışı, benim böyle bir yorum yapmama neden oldu. Tüketim artışı olsaydı; düşündüğünüz gibi bir gelişme olabileceği yorumunu yapabilirdik sanırım.
      Değerli katkınız için tekrar teşekkür ediyorum.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAZARLAMA

MUHASEBE